ÇOCUK VE DOĞA


ÇOCUK VE DOĞA  

Bilimsel kaynaklara baAkıldığında çocuk ve doğa kavramları birçok bilim dalı tarafından ele alınmıştır. Psikoloji, eğitim bilimleri, sosyal bilimler, mimarlık, peyzaj mimarlığı gibi çeşitli bilim dalları, çocuk ve doğa ilişkisini incelemekte ve bu ilişkinin çocuk gelişimine katkılarını her açıdan ortaya koymaktadır.
Çocukların doğa ile ilişkilerinin kurulması, çocukların fiziksel sağlıklarını, bilişsel işlevlerini ve özdenetimlerini, psikolojik iyiliklerini, ilişki kurma ve yaratıcı oyun oynama becerilerini, diğer canlı türleri ve doğal dünya ile ilişki kurmalarını geliştirmede büyük bir öneme sahiptir.
Çocukluk döneminde yaşam evrenini oyun oluşturduğu için, çocuğa doğa bilinci oyun üzerinden kazandırılmalıdır. Doğa eğitimi, öğrenilen olaydan yaşanılan olaya dönüştürülerek verilmelidir. Bu aynı zamanda ‘’ekolojik benlik bilinci’’ kazandırmayı sağlamaktadır. Ekolojik benlik bilincine sahip insan, doğayı nesne olarak değil madde olarak gören ve kendini doğanın parçası olarak algılayan, doğadaki diğer varlıklarla kimlik birliğine ulaşan, doğayla uyumlu olan insandır. Çocuğun yaşayarak doğa bilinci edinmesi ise mekan kullanımını zorunlu hale getirmektedir. Doğayı korumanın yaşamın kendisine özdeş kılınmasını mekan sağlayacaktır. Yakın mekanla özdeşleşmek daha kolaydır. Bu nedenle insanın yakın çevresinde doğanın bulunması, yakından tanıma ve duyularıyla, deneyimle bilgi edinme olanağı sunmaktadır. Yapılan literatür taramaları sonucu doğal öğelerin oyunun değerini artırmadaki önemi ortaya konulmuştur. Buna göre ağaç ve çalılar, çayır, basılabilir çim, canlı renkli çiçekler, toprak zemin, ağaç kütükleri, kaya parçaları, kum, su gibi doğal öğeler:
•    Yapay/kültürel çevrenin değişmez katı formluluğuna kıyasla, kendi elinde değiştirebileceği, istediği forma sokabileceği elemanların yardımıyla çevresini ve kendisini tanıyabilmesi,
•    Evrenin ve doğanın düzenini kavrayabilmesi,
•    Temel deneyimleri kazanabilmesi,
•    Yaratıcılığa ve üreticiliğe yönelebilmesi,
•    Özerklik dönemi bunalımları sırasında, kirletme ve bulaştırma eğilimlerinin en sağlıklı biçimde doğal öğelerle karşılanabilmesi, dolayısıyla çocuğun ruhsal sağlamlığının korunabilmesi nedeniyle çok önemlidir.
Günümüzde iletişim teknolojisinin gelişimiyle birlikte oyun, doğadan ve insanlardan yalıtılmış ve kurumsallaşmıştır. Oyunun dış mekandan iç mekana (bilgisayar karşısına, oyun-eğlence merkezlerine) kaymış olması hareketsiz yaşama, diğer insanlardan yalıtıma, hız ve şiddetin içselleştirilmesine/doğallaştırılmasına neden olduğu için çocuklar üzerinde aşırı kilo ve kolesterol problemleri, duygusal tatminsizlik, hırçınlık, dikkat eksikliği, depresyon gibi sonuçlara yol açmaktadır. Ayrıca tv ve elektronik oyunlar sadece görme ve işitme duyularının kullanımını sağlamaktadır. Bu da çocukların daha zor, yavaş ve geçici öğrenmelerine sebep olmaktadır.
Açık havada zaman geçirmenin çocuk gelişimine yararları üzerine yapılan araştırmalar, açık havanın çocukların fiziksel gelişimlerinin yanı sıra hayal güçlerini kuvvetlendirdiğini, dikkat sürelerini uzattığını, yaratıcılıklarını geliştirdiğini, işbirliğine yatkın olmalarını ve stres seviyelerini düşürdüğünü belirtmektedir.
Açık havada ışık, vitamin D sentezi sağlayan etkisiyle öğrenmeyi ve üretkenliği artırmaktadır.
Doğal mekanlar çocukların fiziksel semptomlarını dindirir, esnekliklerini artırır, stresi azaltır. Çocuklarda kendilerine güveni, fiziksel ve ruhsal sağlığı, sosyal iletişimi, duyularını, yaratıcılıklarını, hayret ve heyecan duygularını geliştirip artırılmasını sağlamaktadır. Çocuklara sabır, saygı, sorumluluk, işbirliği duygularını aşılamakta, öğrenmede motivasyonu sağlamakta, empati duygusunun, doğaya saygısının gelişmesini sağlamaktadır.
Doğada zaman geçirmek farkındalık, mantık ve gözlem becerilerini geliştirerek çocukların bilişsel gelişimine destek vermektedir. Doğal ortamlar, çocukların bağımsızlık ve özerklik geliştirmeleri için önemlidir. Doğal dünya ile ilgili erken tecrübeler, hayal gücü ve merak duygusu ile pozitif yönde ilişkilendirilmektedir.
Yeşil alanların çocukların odaklanmalarına ve dikkat bozukluğuyla başa çıkma durumlarına olumlu bir etkisinin olduğu belirtilmektedir. Yapılan bir çalışma, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) bulunan çocuklar yakınlarında bulunan bir yeşil alanda 20 dakikalık bir yürüyüş yaptıklarında, odaklanma testlerinde çıkan sonuçlar ile, bu yürüyüşün DEHB ilaçlarından daha etkili olduğunu ortaya koymuştur.

Psikolog Büşra ÖLÇER